Dağ olduğu yerde hep duruyordu. Hep seyredip arada hamlığımızı atmak için çıkıp yürüyorduk. Temiz havası iyi de geliyordu. Bu baharın ilk ayında hanım dağa çıkıp ot toplayalım dedi. Evimizin arkasındaki tepeye, papatyalar ve dağ laleleri arasından yavaş yavaş çıktık… Yaprakları irileşmiş Ebegümeci yapraklarından, sarma yapmak için topladı. Tanıdığım Radika bitkisi çoktu ondan topladık ve Kuzukulağı. Yamacın başında evi olan komşum Güven’in ektiği Kekik’ten ve asmadan yaprak da topladık.. Ayşe’nin(hanım) on gündür sıkıntıları olduğu için yatıyordu. Bugün tepelere çıkma gücü vardı ve iyiydi…

Burada 100 metrekare  yeri eksek( fazla da olur) bize yeter.

Ve çam ağaçlarının alındaki bu yerden doğal ot toplamaya çıkan her kadın tebessüm eder. Gün batımı sona ermeden nasibini alır evine döner.

Nisan ayında güneş kuvvetlenmeden, ılık esinti altında, topraktan süzülen  suyun yanında oturmak, hoş oluyordu.

”Dolaştığım bu tepelerin ötesindeki uzaklara gitmeye gerek var mı?” sorusu hiç aklıma gelmedi!!!

 

Yorum bırakın