……..Ben umarsız. Üstümde yakası suni kürklü, çok cepli, kum beji, kısa kumaş palto var. İçerisi dolu. Ben paltoyu çıkardım, katladım yere minder gibi koydum üstüne oturdum. Ortam beni sıkan türden fazla protokol. Olsun. Sonuçta Türk sanat müziği dinleyeceğim. Filiz’de basamağa oturdu. Sıkıntı yok. Sundukları müzik ziyafeti enfesti. Aralarda, tek sahne alanlar oldu. Bazılarına arkadan vokal […]

Şeyh, yaşlı adam, bir kabilenin ileri geleni, tarikatta müritlerin reisi demektir. Şeyhin önünde, elini öpmek için kuyruğa girmişler. Bilindiğ gibi, şeyh, sakallı, sarıklı, cüppeli… Vizyon iyi değil. Misyonu iyi de zamana uygunluğu yok. Hangi zamandayız? El öpmek, el pençe divan durmak!… Bunlar İslam’ın genişliğine ters şeyler. İnanan, Kur’an’nın talebesidir. Ben bunlara düşmanlık etmek istemiyorum. Bana […]

Ersoy, muvakkat handa ve fani misafirhanede ve kısa bir zamanda ve az bir ömürde; ne gördü?Nimetlerden tattı ve gitti!Arkada kalan, zaman içinde, toz tutmuş artık kullanılmayan eşyalar! Baktığınızda, onlarla özdeşleşen, onlardan geriye kalan eşyalardı. Bir zamanlar Peride’yi arada öfkelendiren, arada kalbini titreten, gözlerine bakan yoktu artık. Yıllar geçip gitti, bahar günleri geçti, çiçekler soldu, gençlik […]