Evin balkonunda, eski bir tencere su doluydu. O tencere, her akşam titizlikle temizlenip, taze su ile doldurulurdu. Balkonun sessizliği sabahın ilk ışıklarıyla birlikte cıvıldayan güvercinlerle dolmaya başlardı. İlk gelen güvercin ürkekçe tencerenin kenarına kondu, başını eğip suyun serinliğini hissetti. Ardından, birkaç kanat çırpışıyla diğerleri de gelmeye başladı. Bazıları yalnızca birkaç yudum alıp uçarken, bazıları suyun […]

Tabii, işte sürrealist bir hikaye: — “Sonsuz Durak” Bir bankta oturmuşuz. Hangi park bilmiyorum, hangi şehir hiç hatırlamıyorum. Yanımda biri var. Yüzü belirsiz, ama sesi tanıdık. Gözlerimi yeşilliğe dikiyorum. Çimenler sonsuzca uzanıyor, sanki hiç bitmeyecek bir yol gibi. O sırada bana dönüp soruyor: “Ne yapacaksın şimdi?” Omuzlarımı silkerek karşılık veriyorum. “Bilmiyorum.” Gözlerimiz yukarıda, mavi gökyüzüne […]

Sabahlarda bir sabah! İnsanlar aceleyle yürüyor diğer yandan arabaların gürültüsü, ortalığı kaplıyordu. İnsanlar, yorgun gibiydi. Hayatta sahip olduklarını kendilerine yük edinmişlerdi. Öğretmenin, öğrencilerine rol dağıtması gibi herkesin kendine has rolü vardı. Rolünü oynamak için çalıştıkları sahneye gidiyorlardı. Kendi cebinde kalan iki yüz lirayı yokladı, iki mavi kağıt parçası cebini dibinde duruyordu. Hesapsız harcamaları yüzünden iflas […]

Sert adamdı, ağaç kalası gibi ama dosdoğruydu. Öldüğü gün, sevinen bir ben miydim? Şiddetten sakinliğe geçmiştik.  O da, çılgın dalgalardan kurtulmuş, sakin limana varmıştı. Yeşil örtüsü, kalastan kesilerek yapılan tabutu tanıdıklarının elleri üzerinde mezarlığın kapısından girerken, havada sürü halinde güvercinler belirdi. Onun kuşlara olan sevgisine karşılık verircesine uğurlamaya gelmişlerdi. Son mekanına meleklerin şefkatinden başka bir […]

Tabii, bu harika bir hayal gücü! İşte senin için bir yazı: — **Ay Işığında Yolculuk** Gün batıyordu. Tahta masa ve sandalyeli deniz kıyısındaki kafede oturuyordum. Havanın kararmasıyla birlikte gökte ay belirdi. Ayın parlaklığı denizin yüzeyine yansıyordu ve bu manzara içimde derin bir huzur yaratıyordu. Ancak bu huzurun yanında, içimde bir arzunun filizlendiğini hissettim: Aya gitmek. […]