alaettincoskun

Kosova’nın Prizren kentinde 1953 yılında doğdum. 1957 yılında ailemle beraber Türkiye’ye göç ettim.
İzmir Bornova Suphi Koyuncuoğlu Lisesini bitirdim. Uzun yıllar ticaretle uğraştım. Evliyim ve iki kızım
var. Emekliyim. Balçova’da oturuyorum…
——————————————————————————-

DENEMELER
Hayatın bazı tecrübelerini, çeşitli konulardaki felsefi ve ahlak görüşlerini doğruyu bulma adına ortaya koymak, düşünceleri ve bazı anıları dile getirmeğe çalışmak. Birtakım metinlerde kesin hükümlere varmış olup, Denemeler tanımının dışına çıkılsa da; paylaşmak gayesi güdülmektedir.
PRİZREN VE PRİZREN
Rahat, gailesiz olan tarihi bir kasabaya, son Dünya Savaşının getirdiği acılar. Yaşamları; bölünen, parçalanan, dağılan insanlar. En kötüsü hasrete düşmekti. Bunu elle tutulur bir gerçeklik halinde hissedebiliyordunuz. Tito, Yugosyavya’sından 1957 yılında Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan bir ailenin; yaşadığı gerçek olaylar. Toprağını terk etme hikayesi..
MASALIMSI
Kısa kısa. Öykücük bunlar. Minimalist metinler. Deniz kabukları topladım; ufak, büyük, renkleri değişik; cebime doldurdum. Çıkarıp çıkarıp bakıyorum. Sizin de görmenizi istedim. Üstünde kalan deniz tuzunu elinizle ovuşturun; işte o tat…
Hayat, zambak yaprağındaki bir su damlasından başka bir şey değildir. Bu yaprağın ucundaki damla gibi, bırakın hayatınız, zamanın eteklerinde uçar gibi dans etsin. Gülüşünüz su damlasındaki ışık parıltıları gibi manalı olsun. İyiliği, güzelliği, sade ve yalın olanı gülümseyerek kalbinize alın.
ÖLÜM
Ölüm, insanlığın varlığından beri zihni meşgul eden bir gerçektir. Bu gerçeği yorumlama, her toplum ve her insana göre değişiklik gösterebilmektedir… Yunus’un dediği gibi:” Ölümden ne korkarsın korkma ebedi varsın”… Bediüzzaman’ın:” Ölümden korkup kabirden ürküp başını çevirme; merdane kabre bak! Dinle, ne talep eder. Ölümün yüzüne erkekçesine gül! Bak, ne ister” demesinin sırrını anlayıp, öyle davranmaya kapı açan bu kitabı, okumanızı isterim.
Ölüm ve sonrasına yoğun ilgi duyan Tolstoy da, konuyla ilgili fikirlerini, kendisinden önceki hikmetlerle birleştirerek bir kitapçık yayınlamış; yayınlayan bu eseri de 1925 yılında son dönem Osmanlı yazarlarından Ali Fuat Osmanlıcaya çevirmiştir. Osmanlıca tercümesini, bir sahafta buldum; eseri, Latinize ederek ve sadeleştirerek okuyucuya kazandırmak istedim. Orijinali eski yazı olan bu kitapçığı 2011 yılında yayınladım.